İstanbul, şehrin ruhunun bir parçası haline gelen kedileri olmasa, aynı olmazdı. Kediler burada, bazen kendini şehrini zannediyor. Bu yazımızda, İstanbul ve şehrin dört ayaklı sakinleri arasındaki benzersiz dostluğa bakacağız…
Türkiye’nin kültür başkentinin sokaklarında, yüz binlerce kedi dolaşıyor, her türlü rahat yüzeyde uzun uyuklamalar yapıyor ve şehrin günlük yaşam eziyetine, şirin bir mola sağlıyor. Burada belediyeler, kış aylarında sığınmaları için kedi evleri inşa edilmesine yardım ederken; sık sık insanların çantalarından kedi mamaları çıkardığını, parklarda ya da mahallelerin belli köşelerinde onlara süt verdiğini göreceksiniz. Peki, bütün bu kediler nereden çıktı? İstanbul ile kedilerin birlikteliği, Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanıyor. O zamanlar, İstanbul’a demirleyen gemilerin, farelerle baş etmek için gemide kedi bulundurduğuna inanılıyor. Daha sonra yıllar geçtikçe, bu şehirde kedi nüfusunun arttığına inanılıyor.
Avrupa’da kediler, cadılar ve şeytanlarla ilişkilendirilirken, Osmanlı döneminde aynı durum geçerli değildi. Türklerin kedilere saygılarının ardındaki açıklamalardan biri, İslam dininde ritüel olarak temiz hayvanlar olarak kabul edilmeleri ve Hz. Muhammed’in hadislerde kedilere olan sevgisini dile getirmesidir. Kediler, vefa gibi hastalıklar taşıyan sıçanların yanı sıra, şehri farelerden korudukları için de saygı görüyorlardı.
Geçtiğimiz yıllarda yönetmen Ceyda Torun’un İstanbul sokaklarındaki kedileri konu alan kedi belgeseli, dünya çapında ilgi uyandırdı. 80 dakikalık belgeselde, İstanbul’un daimi sakinlerinin hikayelerini izleyerek, yalnızca İstanbul ve kediler arasındaki derin ilişkiyi değil, aynı zamanda insanlar ve sokak kedileri arasındaki derin dostluğu güzelce dile getiriyor. Sosyal medyada da Cats of İstanbul gibi sayfalar, düzenli olarak yeni takipçiler kazanarak harekete geçti.
Kadıköy Belediyesi, mahallenin maskotu haline gelmiş sevimli ve aşırı kilolu bir kedi olan Tombili’nin anısına bronz bir heykel bile dikti.
İlk Yorumu Siz Yapın